Cehennem külünden cennet yarattı. Dünya güneşin etrafında dönen bir ateş topu idi. Soğudu küllendi, toprak ve taş oldu. Ateş halindeki dünyanın soğuyan külleri arasından insan çıktı, hayat çıktı, sevgi, nefret, bilgi, anlama, öğrenme, kıskanma, sevinme, üzülme, yardımlaşma çıktı, rızıklar ve birçok faydalar işte o küllerin arasından çıktı. Kainata bir kainat eklendi. Kainata mana geldi. Anlam kazandı uzay ve gökler. Dünyaya gelen bu gerçekler, uzaydan ve semadan daha önemli göründü. Bu hakiki değişim nasıl oldu? Kim getirdi bunları dünya üzerine? Nereden geldi dünyaya rızıklar, hayatlar, ruhlar, hayvanlar, bitkiler, canlılar? Kim getirdi bunları önce ateş topu olan dünyanın üzerine?
Küller toprağa dönüştü. O topraktan rengarenk meyveler, ağaçlar ve hayvanlar var etti, sular çağladı, şelaleler oluştu. Yeryüzüne yemyeşil bir bitki örtüsü serdi. Denizler, akarsular, dağlar, sahralar ve nihayet insanı yarattı. Cehennem, cennete dönüştü. Cehennem gibi ateş külçesi olan dünyadan cennet bahçeleri gibi güzel manzaralar var etti.
Bu değişimden sonra insanlar cennetin varlığından şüphe edebilir mi? O isterse cehennemin içinden cennet çıkarır. İnsanlar için, dünya cehennemini cennete çevirdi.
Üç Cennet, Üç Cehennem
Cennetin içinde üç cennet var. Cennetten daha güzel üç cennet var. Rüyetullah, rızayı ilahi ve sonsuzluk.
Cehennemin içinde üç cehennem var. Cehennemden daha çetin üç cehennem var. Allah’ı görememek, Allah’ın lanetine ve gazabına uğramak ve orada sonsuza kadar kalmak!
Beklemek
Cennet, beklemektir.
Nimetlerle oyalanıp Cumayı beklemektir.
Cennet içinde cennet Cumadadır.
Asıl mutluluk beklemektedir.
Cennetin en güzel heyecanıdır beklemek.
Rüyeti beklemek.
Cemalullahı beklemek.
Bütün güzellikleri yaratanın güzelliğini beklemek!
Ne güzeldir cennette beklemek.
Ne tatlı nimettir cennette beklemek.
Ne hoş lezzettir cennette beklemek.
Ne büyük heyecandır cennette beklemek.
Güzeli beklemek de güzeldir.
Nimeti beklemek de nimettir.
Lezzeti beklemek de lezzettir.
Cennette beklemek nimet, lezzet ve heyecandır.
Cuma beklenir cennette.
Cuma yaklaştıkça nimet, lezzet ve heyecan artar cennette.
Ve perşembe çarşambadan daha güzeldir cennette.
Rü’yetullahın yakınlığı heyecanlandırır müminleri.
Güzele yakınlaştıkça duyulan güzellikler artar.
Dünyada da beklenir ve bekliyoruz.
Cennetteki heyecanı yaşamak için bekliyoruz.
O beklemeyi özlüyoruz ve o beklemeyi arzu ediyoruz.
Sonsuza kadar beklemek için.
Sonsuza kadar buluşmak için.
Cuma Namazı
Beş arkadaş, Cuma namkazına gitmek için aynı arabaya bindiler. Sohbet etmiyorlar, sessizce gidiyorlardı. Cuma gününün feyzinden ve atmosferinden hepsi etkilenmiş görünüyorlardı. Huzur ve huşu kapladı her birini. Onlardan biri sessizce ağlamaya başladı. Diğeri ona: “Namazda ağlayanı biliyorum da namaza giderken ağlayanı hiç duymadım. Acaba seni bu kadar duygulandıran nedir?” diye sordu. Arkadaşı eliyle yüzünü kapatıp şöyle cevap verdi: “Cennette mü’minler Cuma günü, cennetin her yerinden Rab’lerini görmek için bir yere doğru akın akın gidecekler. Cuma günü Cuma saatindeki bu yolculuk cennetin en heyecanlı yolculuğu olacak. Şimdi bir an kendimi o heyecanlı yolculukta gibi hissettim. Heyecanlandım, duygulandım. Bana da cennette o heyecanlı yolculuk nasib olur mu düşüncesi bütün benliğimi kapladı. Beş arkadaş yol boyunca aynı duygularla gözyaşı döktüler. Hepsi aynı şeyi düşünüyorlardı. Acaba?
Kainattan sonsuzluğa açılan pencere Cuma içinde. Cumalar sonsuza kadar devam edecek. Cumalar hiç bitmeyecek. Sonsuzluk Cumadan görünecek.
(Yol İsimli Kitaptan Alınmıştır.)
Bekliyorum
Zamanını bilmediğim bir zamanda,
Mekanını bilmediğim bir mekanda,
Beklenen anı beklenmeyen zamanda,
Cesedimde buluşacağım ölümle.
Bedenimde bekliyorum ölümü,
Gelince, beni bu bedende bulacak ölüm.
Cesedime gelecek, ruhuma değil,
Bu kadar teselli yetmez mi ölüme karşı.
Abdullah Öztürk
Ölüm
Ayaklardan başlar ölüm!
Soğukluk önce ayaklarda belirir.
Sen iki kaşının arasında beklerken,
Sana en uzak canın ayaklardan çekilir.
Gelir yukarı doğru,
Ta göğsüne kadar,
Ta kaşına kadar,
Sana yaklaşır ölüm.
Abdullah Öztürk
Bir Cevap Yazın