Şiir sadece söz değildir, haldir, cezbedir, şevktir, aşktır. Şair konuşan değil o hal ile hallenen kimsedir. Sözcüklere gelince onlar zaten dudaklardan dökülür.
Şiiri anlamak ve şiiri yaşamak bir ayrıcalıktır ve zirveye doğru kanatlanmaktır. Şair gibi şiirsel bir hayat yaşamak, idealist biri olmak ve bir dava sahibi olup o davanın peşinden gitmek ancak şiirden gelen heyecanla ve enerji ile mümkün olur. Bu şiirlerin mevcut olduğu kitaplar sana o enerjiyi ve heyecanı kazandıracaktır.
Evladımızın İslami hassasiyeti kazanması ve bir ideal uğrunda fedakarlık içinde çalışması şiirin duygularımıza yaptığı etki ile elde edilebilir. Yazılan dini ve ahlaki içerikli şiirler sayesinde gençlik manevi değerlerine sahip çıkacaktır.
Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayetle, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sizden birinin içine onu bozacak irin dolması, şiir dolmasından hayırlıdır.” (Buhari- Adab 743. Sh.- Hadis No: 92.- 2045.; Müslim- Şiir Hadis No: 7. 2257, Ebu Davud- Adab Hadis No: 95, 5009; Tirmizi- Adab 4. Cilt, 528. Sh.- Hadis No: 3009)
Bu rivayette kasdedilen şiir, kişinin ahlakını bozan, haramları tervic eden, içinde zulüm ve hayasızlık olan şiirlerdir. Yine Sahih-i Buhari’nin Adab babında geçen bir hadiste: “Şiirin bir kısmında hikmet vardır.” buyurulmuştur. Faydalı şiirden uzak kalan adamın hissiyatları körelirse yabani bir adam olur. Onun etkilenmesi ve idealist bir kişiliğe bürünmesi çok zordur.
SURİSTAN’DAN SEÇMELER
01-) ANLARSIN!
Adaleti ilahi mutlaktır şaşmaz
Zalimlere göz açtırmaz
Mühlet verir asla unutmaz
Zaman geçer döner bakar anlarsın.
Zanneder misin devran hep böyle döner
Zalimin zulmü bir gün mutlaka söner
Zamanın devriyle devrilir gider
Yıllar geçer döner bakar anlarsın.
Gençlikte her şey farklı görünür
Gerçekler gizlenir gölgeler görünür
Yıllar geçtikçe yalanlar karanlığa gömülür
Ömür biter döner bakar anlarsın.
Nereye gittiğini bilmeden koşanlar
Günahların vebalinden bihaber olanlar
İçtiğin günah zehri ruhunu derinden yaralar.
Günahlar terk edince döner bakar anlarsın.
Dönüşü olmayan günde
Dönmek istersin dönemezsin
Çaresizlik pişmanlığa dönüşür
Çareler tükenir döner bakar anlarsın.
Yarınların bu gün olur.
Yarını olmayan günün gelir.
Yollar kapanır çareler tükenir.
Geldiğin yollara döner bakar anlarsın.
Ömür biter sonun görünür.
Kaybeden kimse ölmeden ölür.
Tutunduğun hayatın önünde çürür.
Zayi olan ömrüne döner bakar anlarsın.
İmtihanda sensin sonuçta sen!
Başarıda sensin hüsranda sen!
Kaybedene matemin en ağırı gelir.
Kazanana bayramın süruru verilir.
Günahların bıraktığı izlerde
Her günah bir tuzaktır anlarsın
İmtihanı nelerden kaybettiğine
Terazi kurulunca bakar yanarsın.
Bakıp da göremediklerine
Görüp de bilemediklerine
Bilip de anlayamadıklarına
Döner bakar ağlarsın.
Hayrani Abdullah Öztürk
2010
02-) GERÇEK GÜZEL
Gördüğüm güzel, değilmiş güzel.
Görmeden görünürmüş güzel.
Bütün güzelleri çirkin buldum
Bir güzel buldum ki Zatına meftun oldum.
Gerçek güzeli kalbimle gördüm.
Çirkin güzelleri toprağa gömdüm.
Bütün güzeller zamanla çürür gidermiş.
Bütün güzellikler yalnız O’ndan gelirmiş.
Görmedim lakin gösterdi eserlerini.
Eserlerinde gördüm muhteşem cemalini.
Cemaline hayran olup mevcudatı unuttum.
Bir an görmek umuduyla rahmetine tutundum.
Hayrani Abdullah Öztürk
2011
03-) YARALI DİL
Yaralı dille bal yemek dile acı verir.
Acı baldan değil dilden gelir.
Günahlı kalple islama bakmak kalbe hüzün verir.
Hüzün islamdan değil kalpten gelir.
Hayrani Abdullah Öztürk (1997)
4-) GÜZEL GÜNLER
Güzel günler arama sakın bu yerlerde.
Bütün güzellikler sana vadedilen yerde.
Mutluluk arama sakın bu yeryüzünde
Gerçek mutluluk sana vadettiği mülkünde.
Dost arama sakın çevrende
O varken O’na ihanet etme.
Allah ile her şey güzel
Allahsıza her şey çirkin
Üzerinde var daim bir el
O’na dayan kainatta her şey senin.
Hayrani Abdullah Öztürk
17/12/2010 Cuma
5-) BEKLİYORUM
Zamanını bilmediğim bir zamanda
Mekanını bilmediğim bir mekanda
Beklenen anı beklenmeyen zamanda
Cesedimde buluşacağım ölümle.
Bedenimde bekliyorum ölümü
Gelince, beni bu bedende bulacak ölüm
Cesedime gelecek, ruhuma değil
Bu kadar teselli yetmez mi ölüme karşı.
Hayrani Abdullah Öztürk (2011)
6-) YER ALTI İNSANLARI
Yer altı, hep kendine çeker insanları.
Göğe bakanlar ve anlayanlar kurtulur.
Düşmeden düşünemezsin kaçan fırsatları.
Yer altı, insanların umudunu kurutur.
Yer altı, insanların ufkunu karartır.
Yer altı, hep süründürür içindeki canlıları.
Kendine dönenler ve ağlayanlar kurtulur.
Bakmadan bulamazsın kurtaran ufukları.
Yer altı, insanların yollarını kapatır.
Yer altı, insanların mekanını daraltır.
Yer altında umutsuz ve mutsuz insanlar.
Dolaşırlar çaresiz, gayesiz ve sessiz.
Yer altında onursuz ve nursuz adamlar.
Bakışırlar anlamsız, aşinasız ve hissiz.
Yer altında saklıdır hatalılar ve suçlular.
Suçlarıyla gezinir endişesiz ve değersiz.
Yer altında kalır küçülmüş kararmış günahlılar.
Günahlarıyla eğlenir seviyesiz ve sevgisiz.
Kötülük tohumlarıyla doludur mahzenlerimiz.
Kerih kokulu zakkumlar yetişir saksılarımızda.
Yeşermez bizde güzel kokulu çiçekler, zambaklar.
Kahrolsun iyilik, yaşasın kötülük diye bağırır çocuklarımız.
Ağzıyla pislik yuvarlayan cual böceği.
Bizim için bal arısından daha sevimli.
Yılanın zehiri, akrebin iğnesi.
Bize koyun sütünden daha değerli.
Sizin kötüleriniz bizim için iyidir.
Sizin iyileriniz bizim için kötüdür.
Burada gerçekler ters yüz edilir.
Kovulanlar ezilenler yer altında övülür.
İyiler güçsüzdür, kötüler muktedir.
Böyle bilir, böyle inanır burada insanlar.
İyiliğe tuzak kurup beklemektedir.
Sevgiden nasipsiz, horlanan canlılar.
Hayrani Abdullah Öztürk (2003)
7-) GİDİYORUZ AHİRETE
Dünyaya kanmadan
Nefsimize uymadan
Şeytana aldanmadan
Gidiyoruz ahirete.
Rızayı kazanarak
Maksuda ulaşarak
Sonsuza kavuşarak
Gidiyoruz ahirete.
Sebilden tatmak için
Havuzdan kanmak için
Cennete kavuşmak için
Gidiyoruz ahirete.
Rahmanı görmek için.
Rahmetten tatmak için.
Nimete doymak için.
Gidiyoruz ahirete.
Melekler davet etsin diye
Cennet kapıları açılsın diye
Rabbim kulum desin diye
Gidiyoruz ahirete.
Dünya kapısından geçtik
Kabir berzahına girdik
Mahşerde haşrolup dirildik
Gidiyoruz ahirete.
Amel defteri geldi sağından
Mizanda sevaplar ağır günahtan
Geçip sevindik sırattan
Gidiyoruz ahirete.
Kafir münafık perişan oldu
Fasıklar yarı yolda kaldı
Mü’min maksadına vardı
Gidiyoruz ahirete.
Bu ne kutlu yolculuktur.
Sonu ne hoş mutluluktur.
Sonu sonsuz kurtuluştur.
Gidiyoruz ahirete.
Akıbeti görmek için
Sonsuza kavuşmak için
Bir ile bir olmak için
Gidiyoruz ahirete.
Güzellikler diyarına
Hoş sedalar yurduna.
Rabbimizin huzuruna
Gidiyoruz ahirete.
Son nefeste iman ile
Kabirde istirahat ile
Kıyamette kıyam ile
Gidiyoruz ahirete.
Her dem gözyaşı dökerek
Vedudu canımdan çok severek
Rasule salat selam ederek
Gidiyoruz ahirete.
Büründük ete kemiğe
Taş olsan, demir olsan ne
Hüzün niye, tasa niye
Gidiyoruz ahirete.
Hayrani Abdullah Öztürk
08/01/2009
8- ) ARŞ İLE İRŞAD
Karşında arama o senin tarafındadır.
Eğil de göğsüne bir bak kalbinin ortasındadır.
Tecelli-i azam kalptedir kalp onun tahtındandır.
Hamele-i kalp kuldur arş kulun sadrındadır.
Sekiz melekten efdal olursun
Sekiz melekten dua alırsın.
Sekiz cennete namzed olursun
Taşıyabilirsen o kalbi.
Tecelliden nasibsiz ne bilir hakkı.
Eşyanın sırları esmada saklı
Zahir ve batın birbirine taraklı
Mevlaya yakınlık masivadan gayrı.
Arş ile şad olanlar,
Arş ile irşad olanlar,
Arşda Rabbini bulanlar,
Her daim huzurdadırlar.
Hayrani Abdullah Öztürk 2011
9-) Ya Rasulallah
Şu halimle geldim.
Kabul eder misin Ya Rasulallah
Ben kendime bakamam.
Bana bakar mısın Ya Rasulallah
Utancım perişaniyetimden.
Utancım kıymetsizliğimden.
Utancım uzaklığımdan.
Yanına alır mısın Ya Rasulallah
Yanından ayırma bu hakir günahkarı
Nazarını eksik etme kirlenmiş gözlerimden
Çevir bana nur dolu yüzünün ışığını
Nurun temizlesin beni, aksın yüreğimden.
Tebessümün, gönlümü açsın kuşatsın.
Sözlerin, ruhumu aydınlatsın yanında.
İlminden bir damla kalbimi donatsın.
Sıdk ile var olayım senin yolunda.
Ümmetindenim, budur tek gururum.
Mü’minim, imanım tek iftiharım.
Rahman’a kulluğumla bahtiyarım.
Bir lütfunla saadet diyarındayım.
Hayrani Abdullah Öztürk 2009
10-) HAYRANİYİM
Ensemde hissettim kudretini
Kalbimde gördüm şefkatini
Ruhuma yaydım vüsatini
Aklıma yerleştirdim hikmetini.
Nefsimde tattım rahmetini.
Ya Kadir, Ya Rahim, Ya Vasi, Ya Hakim, Ya Rahman.
Sanatına karşı seyraniyim Ya Rab.
Kudretine karşı turabiyim Ya Rab.
Varlığın karşısında fena fillahım Ya Hak
Cemalindeki ihtişama hayraniyim Ya Hak.
Hayrani Abdullah Öztürk 2011
11-) YALNIZLIK
Yalnızlık bir ödül, yalnızlık bir ceza
Yalnızlık bir saray yalnızlık bir zindan
Yalnızlık yücelere mahsus
Yalnızlık cücelere mahsus
Yalnızlık bir tatil ve dinlenme
Yalnızlık bir sürgün ve işkence
Yalnızlık yalnızlıktan kurtulmak için
Yalnızlık kalabalıktan kaçmak için
Yalnızlık kaybolma yeri
Yalnızlık buluşma yeri
Yalnızlık ulaşılan son nokta
Yalnızlık kaybedilen ilk nokta
Yalnızlık terk etmektir
Yalnızlık terk edilmektir
Yalnızlık yanlışlıktan doğar
Yalnızlık yalınlıktan akar.
Hayrani Abdullah Öztürk (2003)
12-) ELLİ YAŞ VE SONRASI
Ölünce acınmayacak yaşa geldim
Bu yaşta ölsem kimse acımaz bana
Ne istedim ne elde ettim hayattan
Ömrümün sonunu görecek âna geldim.
Kalmak için gelmedim bu dünyaya
Kalbimde yok zerre kadar hırs ve tama
Ya çekip koparan gelecek ya güzellikle alan
Bekliyorum. Acaba hangisi gelecek bilmiyorum.
Ölünce kim ağlar kim ağlamaz umurumda değil
Rahmetin tebessümü yeter bana
Semadan yüzlerce kuş insin cenazemi kaplasın
İnsanlarla bitince işim gözlerim semada kalsın.
Cenazeme gelsin kuşlar
Gök ehli beni böyle karşılasın
Cesedim semadan selamlansın
Ruhuma Rahman’ın gölgesi gelsin.
Arşın gölgesinde gölgeleneyim
Yeşil kuşların kursaklarında gezeyim
Ne kadar isterim yeşil kuşlarla birlikte
Tenavül etmek cennet bahçelerinde.
Ümidim var asla ümitsiz değilim
Sevgim var asla sevgisiz değilim
Heyhat ne güzel olurdu!
Birde layık olsam, birde layık olsam
Acaba gerçek olur mu derken dilim
Ümitle bekliyor bütün benliğim
Layık olmasam da lütuf olunsam
Layık olmasam da lütuf olunsam
Hayrani Abdullah Öztürk
19/09/2011 Pazartesi
13-) O GÜNLER
Menfaatsiz sevmeyi
Bıkmadan beklemeyi
Korkmadan düşünmeyi
O günlerde öğrendik.
Günler o günlerdi
O günler ne güzel günlerdi.
Aç kalıp sabretmeyi
Yemeden beklemeyi
Doymadan çekilmeyi
Sahurda sevinmeyi
O aylarda öğrendik.
Aylar o aylardı
O aylar ne hoş aylardı.
Kardeşçe paylaşırdık
Nefisle savaşırdık
Düşeni kaldırırdık
Hak yolda barışırdık.
Yıllar o yıllardı
O yıllar ne mutlu yıllardı.
Eridik, sebat ettik
Horlandık, eğilmedik
Güçsüz iken, güce direndik
Kaybettik, asla üzülmedik
Cücelere imrenmedik.
Ömür o ömürdü
O ömür ne bereketli ömürdü.
Yeni elbiselerimiz yoktu
Yeni kitaplarımız vardı
Satırlarla selamlaştık
Sayfalarla bayramlaştık.
Bayramlar o bayramlardı
O bayram ne güzel bayramdı.
Cumalara giderdik toplu halde araçlarla
Sevinç ve heyecan vardı ruhlarda
Tıpkı cennette Cuma yaşar gibi giderdik
Rabbimize kulluk için giderdik
Cennette bu yolculuk rüyet olacak bilirdik.
Cumalar o cumalardı
O Cuma ne güzel cumaydı.
Bilmeden bilge olduk, sevindik
Hayatı nurlu bulduk, eğlendik
Bilirken bilmez olduk, direndik
Gerçeği hakta bulduk, eğildik.
Zaman o zamandı
O zaman ne güzel zamandı.
Onun rahle-i tedrisatında
Cennete giden nurlu yolunda
İnşirah veren nurlu irşadında
Ruhum eridi kıvama geldi
Bana bende beni gösterdi
İnsan o insandı
O insan ne güzel insandı.
Hayrani Abdullah Öztürk
14/10/2011 Cuma
14-) KANDIRAMAZSIN
Bırak bu hikayeleri bana yutturamazsın
Ölüm karşımda duruyor kandıramazsın
Varsa bir çare sende göster bana
Rabbime gidiyorum çekil önümden caydıramazsın.
Hayrani Abdullah Öztürk
09/12/2011 Cuma
15-) KAR TANESİ
Kar tanesi benim gibi dayanıksız
Kar tanesi benim gibi zayıf
Kar tanesi benim gibi küçük
Birleşiriz kar tanesi gibi
Dağların eteklerini sararız
Birleşiriz kar tanesi gibi
Çığ olup yağarız yolları kaplarız
Birleşiriz kar tanesi gibi
Sel olup akarız bendleri yıkarız
Hayrani Abdullah Öztürk
Ocak 2012
16-) BİTECEK
Bir gün gelecek ömür bitecek
Bir gün gelecek ölüm bitecek
Ve ardından topraktan
İnsan bitecek.
Hayrani Abdullah Öztürk
29/03/2012 Perşembe
17-) DERDİMLE KIYMETLENDİM
Derdimle kıymetlendim dermanı neyleyeyim.
Yolunda çilelendim çareyi neyleyeyim.
Bütün derdim Dostun dergahına varmak
Huzurunda huzur bulup varlığında yok olmak.
Derdimle dertlenmeyen kendine dert olsun.
Derdime dert olanın dertleri umman olsun.
Derdimle dertlenen dermanı Dostta bulsun.
Mevla’nın didarı derdine derman olsun.
Hayrani Abdullah Öztürk
26/05/2012 Cumartesi
18-) DOĞU VE BATI
Doğu ağlar, batı yer.
Ağlamak kaderidir doğunun bütün zamanlarda
Batıdan gelir zulüm, saldırmak ve yağmalamakla
Batı yer pisletir dünyayı, doğu ağlar temizler kıtaları
Gözleri buğuludur doğunun dokunsan ağlayacak
Batının gözleri aç kurt gibi kıpırdasan saldıracak.
Bir el uzanır doğudan sarılır, kuşatır, ısıtır insanlığı.
Batıdan çıkan ağız saldırır, parçalar, ısırır insanları.
Doğunun gözyaşlarıdır dünyayı temizleyen.
Acıları ve zahmetleridir kıyameti önleyen
Yeryüzünü kirleten batının yiyip çıkardıkları
Dünyayı yaşanmaz kılan zulüm ve hırsları.
Doğuda doğdu insan
Batıya gönderdi evladını
Zulümle döndü batıdan
Yabancılaşınca, batı koydu adını
Elinde silahı, kılıcı ve mavzeri
Doğunun kucağına dönüp geldi
Yattığı kucağa oturdu sapladı hançeri
Akan kanı içip güçlendi ve kibirlendi.
Mal bulmuş mağribi gibi saldırdı
Gözü dönmüş kurt gibi hırslandı
Saldırdıkça daha da güçlendi
Güçlendikçe daha da saldırdı
Batının insanı kendini evrimleşmiş zanneden goril
Doğunun insanı gorilin hor görüp aşağıladığı insan
Heyhat doğu ile batı arasında uzaklık ne kadar
Doğu ile batı arasındaki uzaklık kadar.
Hayrani Abdullah Öztürk
17/08/2012 Cuma
19-) SANAT
Sanat, zamanı ince ince işlemektir.
Mananın tezahürüdür bu maddede.
Hakikat hayalde belirmektedir.
Hayalin görüntüsüdür bu gerçekte
Ağır ağır çıktım merdivenlerden.
Her basamakta bin basamak gördüm.
Ayağımı atmadım başımı eğdim.
Her düğümün içinde bin düğüm çözdüm.
Sanat çözülen düğümün çözülmeyen tarafında
Sanat merdivenin çıkıntısının arkasında
Sanat gözündeki mercekte takılı
Sanat mercekten geçemeyen manada saklı
Zamansız sanat Rabbe mahsus
Sanatsız zaman kedere maruz
Göremezsin sanatsız gözlerle
Varlığın manası sanatla geçen ömürde
Hayrani Abdullah Öztürk
2012
20-) İNSAN OLDUM
Ruhundan üfürdün bana
Tevazu ile küçüldüm
Küçüldüm, küçüldüm, küçüldüm
Sonunda insan oldum
Sığmadın kainata
Sığdın arş-ı kalbime
Büyüdüm, büyüdüm, büyüdüm
Sonunda insan oldum
Mahlukatın sonunda
Tedricen yaratıldım
Geliştim, geliştim, geliştim
Sonunda insan oldum
Ruhlar aleminden geldim
Anne rahmine indim
Bekledim, bekledim, bekledim
Sonunda insan oldum
Senin emrine uydum
Huzurunda kıyam durdum
Ağladım, ağladım, ağladım
Sonunda kulun oldum
Hayrani Abdullah Öztürk 2011
21-) SENİN İÇİN
Öyle bildim ki bilgiler silindi.
Öyle gördüm ki görüntüler delindi
Öyle sevdim ki sevgiler elendi.
Varlığını görünce varlığım tükendi.
Kitabından okuyup hayran olup yöneldim,
Hitabını duymak için senelerce bekledim
Bitab oldum, huzurunda sebat edip direndim
Serab değil gördüğüm senin asar-ı rahmetin,
Sevab için gelmedim rızan için burdayım.
Hayrani Abdullah Öztürk
13.04.2013 Cumartesi
22-) ZAKİR
Rekabet ahlakı mahveder zakir.
Cedel ile netice almak nafiledir.
Sende varsa meziyet zaten vardır.
Sende yoksa meziyet gayretin beyhudedir.
Hayrani Abdullah Öztürk
13.05.2013 Pazartesi
23-) ÖZLEDİM
Sana kavuşmayı özledim Ya Rab
Huzuruna gelip ağlamayı özledim
Secdede tevbe edip nedametle hitab
Günahlarımdan temizlenmeyi istedim
Perdeler karanlık kattı gözlerime
Perdelerden gölgeler çöktü gönlüme
Kaybettim ışıklar altında gördüklerimi
Bakar kör oldum bütün cisimlere
Beldeler susuz bıraktı benliğimi
Beldelerden karanlık yağdı gönlüme
Kaybettim ışıklar altında bildiklerimi
Bakar kör oldum bütün sevgililere.
Renklerin içinde renk arıyorum.
Havaya sürünerek koşuyorum.
Boşluğa çarparak duruyorum.
Arz üzerinde arz-ı endam ediyorum.
Arzın üstünde arzı endam ettim
Arzın altına hareketsiz serildim
Dünya, ayağımın altında iken ezildim.
Nefesimle put nefsimi devirdim.
Işıklar altında karanlıktayım.
Deryalar içinde susuzluktayım
İnsanlar içinde yalnızlıktayım
Ruhumun açlığını sana sunmaktayım
Sana kavuşmayı özledim Ya Rab
Huzuruna gelip ağlamayı özledim
Secdede tevbe edip nedametle hitab
Günahlarımdan temizlenmeyi istedim.
Hayrani Abdullah Öztürk
10.01.2013 Perşembe
24-) BİZ
Azdan da azız. Azların azıyız.
Çoktan da çoğuz. Çokların çoğuyuz.
Doğrulukta doruğuz. Doğruluk yolcusuyuz.
Yalanı yalanlarız. Yalandan uzağız.
Varlıkta biriz. Birlikte varız.
Çoklukta biriz. Birlikte çoğuz.
Hayrani Abdullah Öztürk 2012
25-) KIZIM
Dokuz yaşında kızıma sorarım
O ne derse onu yaparım
Hızlı yürü derse hızlanırım
Yavaş ol derse yavaşlarım.
O dokuz yaşında benim kızım
Onun isteğiyle artar hızım
O benim tertemiz evladım
Onunla güldüm onunla ağladım.
Onu dinlerim çünkü hesap bilmez
Yalana, hileye tevessül etmez
Sevgiyle yaşar küçük dünyasında
Küçük dünyasında kötülük düşünmez.
Kalbinde yer vermez kötülüğe
Gönül dünyasında eğilmez eğriliğe
Sen kaz gelecek yerden tavuk esirgemezsin
O tavuk gelmeyecek yerden kaz esirgemez.
Hayrani Abdullah Öztürk 2011
26-) FATIMA
Anam Fatıma kızım Fatıma
Sağım Fatıma solum Fatıma
Ümmetin adıdır Fatıma
Bütün ümmet Fatıma olsa.
Fatıma ölüme gülenlerden
Fatıma ölümü sevenlerden
Fatıma dünyaya küsenlerden
Fatıma gerçeği görenlerden.
Fatıma bilinmez sır
Fatıma görünmez sur
Fatıma islamda bir nur
Fatıma imanda bir huzur
Rasul’ün nefesiyle dirildin
Vahiy ikliminde yeşerdin
Tesettürde bir zirveydin
Görünmeden kabrine indin
Şefaat istedin Mümin hanımlara
Küffarın kanını sildin Ali’nin kılıcında.
Hidayet meyvesi verdin vahiy yurdunda
Takvayı gösterdin Mümin kadınlara
Kahraman Alidir senin zevcin
Yoktur dünyada eşin benzerin
Her mümin senin aslan neferin
Makbuldür huzurda bütün ibadetlerin.
Rasulü seven seni hiç üzer mi?
İki gonca gülüne el değer mi?
Ceddine efendim diyen seni bilmez mi?
Ehl-i Beytin nurlu yolundan gitmez mi?
Sakalı şerife hürmet edenler
Fatıma’yı nasıl görmezden gelirler.
Rasulün tırnağını başına tac edenler
Fatıma’yı nasıl görmezden gelirler.
Fatıma Nebi’den bir parça
Üzmedi Rasul dahi onu bir lahza
Nasıl hürmet etmezsin Fatımaya
Zor günlerinde hep Rasul’ün yanında
Hayrani Abdullah Öztürk Ocak 2012
27-) GİT
Yıllarca anlattım anlamadın
Bir gün anlar diye umutlandım
Fakat ömür bitti kalmadı takatım
Artık umurumda değil
Ne anlarsan anla
Sandıklarınla sanık oldum
İthamlarına tanık oldum
Haksızlıktan yanık oldum
Artık umurumda değil
Ne sanırsan san
Dediklerin dert açar başına
Konuşman yakışmıyor yaşına
Sözlerin zehir oldu aşıma
Artık umurumda değil
Ne dersen de
Bildiklerin bilgi değil hurafe
Kurdukların düzen değil harabe
Bilge diye eğildiğin acube
Artık umurumda değil
Ne bilirsen bil
Bana değil bunları kendine yaptın
Kurduğun binayı kendi elinle yaktın
Dostların gönlünü bir anda yıktın
Artık umurumda değil
Ne yaparsan yap
Gittiğin yolun sonu hüsran
Kalblerde ayrılık derin bir hicran
Git gidebildiğin yerde soluklan
Artık umurumda değil
Nereye gidersen git
Hayrani Abdullah Öztürk
12/09/2012 Çarşamba
28-) İÇİMDEN GELMİYOR
İçimden gelmiyor
Sana bakmak içimden gelmiyor
Seninle konuşmak içimden gelmiyor
Öylesine kaybetmişsin ki beni
Sana sen demek içimden gelmiyor
Hayrani Abdullah Öztürk
20.04.2012 Cuma
29-) DOST EDİNSE BENİ
Dost edinse beni kendine
Daha ne isterim ki ben
Hıfzıyla himaye etse fakiri
Daha ne isterim ki ben
Kulum dese bana
Daha ne isterim ki ben
Rabbime lebbeyk desem
Daha ne isterim ki ben
Dostun eyle dostun eyle
Beni sana dostun eyle
Lütfun eyle lütfun eyle
Cemalini lütfun eyle
Daim eyle daim eyle
Hidayetin daim eyle
Razı eyle razı eyle
Ahirette hoşnut eyle
Hayrani Abdullah Öztürk 2012
30-) KIYMETLİLER
Asıl kıymetliler kıymetsiz yaşar
Onların kıymeti gizli kalır sevdiklerinde ve sevgililerinde
Onların kıymeti gizli kalır meleklerde ve gizli kalır Rabbin yanında.
Kıymet açıklamak riyadır, yalandır, çoğu kez tasannudur aslında.
Hayrani Abdullah Öztürk
13.04.2012 Cuma
31-) YOLCUYUM
Ev kuramam buralarda
Mekan tutamam bu sahrada
Bahçeyi başkası sulasın
Mahsulü sahibi kaldırsın
Vaktim yok ki kalayım
Sermayem kalmadı alayım
Duramam gitmem lazım
Malları siz toplayın vaktim yok ben yolcuyum.
Çocuklar büyür yetişir
Bahçede fidan meyve verir
Beklersen dostlar uzaktan gelir
Zaman kalmadı bekleyemem, ben yolcuyum.
Ağacın gölgesinde fazla eğlendim
Bu kadar yeter çok dinlendim
Meyveleri, ağacı diken devşirsin
Dinlenemem gitmem lazım ben yolcuyum
Düşünmek için dur orada
Durmak için durma sakın
Bakmak için bekle burada
Bıkmak için bakma sakın
Duramazsın burada gitmen yakın
Yol çantanı boynuna takın
İçine iyi bak var mı azığın
Vaktin yok yarı yolda kalmayasın.
Hayrani Abdullah Öztürk 2011
32-) HAYRANİ
Ey Hayraniye havlayan Hayvani.
İmani olmadan insani olamazsın.
Ey Hayraniye dil uzatan Şeytani.
İnsani olmadan Hayrani olamazsın.
Hayrani Abdullah Öztürk
09.09.2013 Pazartesi
33-) ATEİSTE
Canlanıp kanlanmak nasıl olur?
Hayatlanmak şuurlanmak nasıl olur?
Tüylenip kanatlanmak nasıl olur?
Çoğalmak ve doğurmak nasıl olur?
Ve varlık nasıl varlık olur?
Ve nasılın izahı nasıl olur?
Hayır, hayır, tabii ki Allah var!
Başka türlü bu işler nasıl olur?
Hayrani Abdullah Öztürk
25 Ekim 2013 Cuma
34-) ÖLÜM
Ayaklardan başlar ölüm
Soğukluk önce ayaklarda belirir
Sen iki kaşının arasında beklerken
Sana en uzak canın ayaklardan çekilir.
Çekilir yukarı doğru,
Ta göğsüne kadar
Ta kaşına kadar
Sana yaklaşır ölüm
Hayrani Abdullah Öztürk
15 Kasım 2013 Cuma
35-) KALBE NAZAR
Kalbine nazar et seyreyle cihanı
Cihanda göz gezdir gör vicdanını
Hayrani Abdullah Öztürk
13 Kasım 2013 Çarşamba
36-) İSTERİM
İsterim ki ben bir Vedud-u Vasi isterim.
Başka bir şey istemem.
Bin tane Leyla emrime ram olsa istemem.
İsterim ki ben sonsuzlukta bir nokta olmak isterim.
Başka bir şey istemem.
Bin tane dünya emrime ram olsa istemem.
İsterim ki ben liyakatsiz iken seçilmek isterim.
Başka bir şey istemem.
Kıymetsizlik içinde arşın altında bir çul olmak isterim
Hayrani Abdullah Öztürk
16 Ekim 2013 Çarşamba
37-) NEDAMET
Senin zannettiğin liyakatli olan
Kader gösterdi ki o lakayd adam
Hani davasında dirayetli idi
Aksine Ona şeytanlar sirayet etti.
Liyakatli dediklerim aslında lakayd imiş
Dirayetli dediğime şeytan sirayet etmiş
Nerede o medhedilen dava adamı
Ziyan etti, üç kuruşa sattı adamlığını
Salabetliyim diyenler laubali çıktı.
Hasbi zannedilenler âyâtı ucuza sattı.
İyi adamı sorma sakın kötü olan adama
Zira iyi kötü görünür kötünün aynasında
Küçük hesaplar yapanlarla
Büyük işlere girişilmez.
Dünyaya meftun olanlarla
Zaman kaybedip eğleşilmez.
Beklemekte bir hayır var zannettin.
Bekle bekle sadece zamanını tükettin
Taptaze gülleri dallarında beklettin.
Bir münbit tarlayı tohumundan ettin.
Sözlerinden tanımadın tamamda
Gözlerine bakmadın mı bir lahza
Yüzündeki çizgiler, kaşları, gözleri
Ağzı, burnu, çenesi, çok şeyler söylerdi
Halbuki;
Yüz kaderdir.
Yüz cennettir.
Yüz cehennemdir.
Kader yüzde okunur.
Cennet yüzde görünür.
Cehennem yüze yansır.
Hayrani Abdullah Öztürk
13.01.2014 Pazartesi
38-) MÜŞAHEDETULLAH
Bir anı seyyale ki neden bir an?
Zira müşahedetullah bir andır da ondan.
Zaman uzamaz ve halin devamı risktir.
Aklını kullanmamak insan için pisliktir.
Hayrani Abdullah Öztürk
13.01.2014 Pazartesi
39-) TESETTÜR
Aç gözlü adamların nazarında gezme.
Namussuz erkeklerin hayaline girme.
Tesettür sadece kumaş değil bacım.
Sana emredilen “Ve karne fî buyûtikunne”
Hayrani Abdullah Öztürk
26.09.2014 Cuma
40-) SÜVARİ
Ey saklı süvari
Sür atını süratli
Ey çömleği deruni
Göm leğene gömleği
Ey dudağı budaklı
Tut adağı sadaklı
Ey nefsine gardiyan
Nerde kâr nerde ziyan
Ne derlerse devam et
Nerde kaldı nedamet
Evler devlere deva
Ve evlerden devlere veda
Hırs dünyaya yığınak
Huzur rızaya sığınak
Ne bu hal ve ne bu mahal
Bu mahalde haller muhal
Ey sacid git secdeye
Ser cesedi sedyeye
Bugün günlerden kaç Mayıs
Biz ecelden kaçmayız
Derece de secdede
Sadece seccadede
Ara bul ahiret aşı
Kurtuluşun gözyaşı
Hayrani Abdullah Öztürk
10.10.2014 Cuma
SÜVARİ
Ey saklı süvari
Sür atını süratli
Sen ihlas ve tevazu içinde kendini sakladıkça süratle yol alırsın. Tıpkı bir süvari gibi süratle hedefe koşarsın.
Ey çömleği deruni
Göm leğene gömleği
Sen şükür ve rıza ile Rabbinden gelen nimetleri kanaat ile karşıladığın için Rabbin de sana bereket nimetini bahşeyledi. Senin yemeğinde bereket var. Yedikçe çoğalır, azalmaz, bitmez. Senin yemeğini koyduğun o çömlek sanki çok derin bir kapmış gibi olur ve sonunu bulamazsın. Dibine eremezsin. Rabbin sana nimetini bitmez tükenmez bir servet gibi bereketiyle gösterir. Senin dünya ile bağın sadece bu kanaat içindeki yemeğinden ve giyeceğin gömlekten ibarettir. Onu da kendin yıka. Kimseye yük olma. Gömleğini göm leğene. Kirini pisini sen temizle. Başkasından bekleme. Sonra karşına başka sürprizler çıkmasın. Kimseden seni temizlemesini isteme. Leğende gömleğin ıslanınca hava ile dolar ve kabarır sen onun böyle kabarmasına da izin verme. Göm leğene gömleği.
Ey dudağı budaklı
Tut adağı sadaklı
Dudağı kalın insan. Sen sözünde durursun. Deccal gibi söz verip de ahde vefasızlık etmezsin. En önemli sözlerin ise Rabbine verdiğin sözler, adaklar, nezirler ve “Elestü birabbiküm” hitabında bela sözü. Bunları unutma ve sadakatla tut sözlerini.
Ey nefsine gardiyan
Nerde kâr nerde ziyan
Kâr ve zararı nefsine dönünce ve ona yönelince anlarsın. Nefsine gardiyan ol. Zarardan kâra dön.
Ne derlerse devam et
Nerde kaldı nedamet
Hidayete eren kimse ona sımsıkı sarılmalı. Sakın gevşeklik gösterme. Nedamet ve pişmanlık seni bir çukurdan çıkardı. Doğru yolu gördün. Onda sebat et. Tekrar kuyulara inme. Kim ne derse desin aldırma. Yolun sonunda kazanacaklarını düşün. Diyenler desinler. Birde kaybetmek var. Nedametini düşün. Tamamen yolun dışına çıkıp varacağın yeri kaybedersen şimdiki nedametinin kat kat fazlası sana büyük ızdıraplar yaşatacaktır.
Evler devlere deva
Ve evlerden devlere veda
Büyük insanlar tevazu ile yaşarlar. Onların sığınacağı tek yer inziva mahiyetinde olan evleridir. Evlerine ve odalarına çekilip devliğe veda ederler. Ve bu evlerde deva bulurlar. Manevi hastalıklar halktan, şöhretten, riyadan uzaklaşmakla tedavi olur.
Hırs dünyaya yığınak
Huzur rızaya sığınak
Hırs ile biriktirilenler dünyaya yığılır. Elinde kalır, ahirete götüremezsin. Dünyaya yapılan yığınak orada kalır. Yolun sonunda hepsine veda edip ayrılırsın. Bütün emeğin, gayretin, ömrün heba olup gitmiştir. Halbuki rızayı esas alsaydın bu durumlara düşmeyecektin. Rıza seni öyle bir huzur iklimine götürür ki Rabbinin rızası sayesinde huzuruna huzur katılır. Sükunet içinde mutluluğun ne olduğunu görürsün. Zaten rıza ancak huzur ile rıza olur. Sığınağı da ancak huzurdur. Huzur sayesinde tahammül mümkün olur.
Ne bu hal ve ne bu mahal
Bu mahalde haller muhal
Bir mekan ki, o mekana uygun insanlar orayı doldurur. Bir mekan, kendine uygun olanları kendine çağırır. Nerede isen sen osun. Bana mekanını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim. Muhal bir mahalde elbette hallerde muhal olur. O mahalin içindeki haller gibi insanları da ve tavırları da nahoş olur.
Ey sacid git secdeye
Ser cesedi sedyeye
Bütün bir ömrünü ibadetle geçirirsen ecelin sana secde anında gelmesi muhtemeldir. Secdeden sedyeye ve oradan cennete uçabilirsin. Sedyeler cennete ve cehenneme canları döker.
Bugün günlerden kaç Mayıs
Biz ecelden kaçmayız
Ecelimiz bellidir. Ezelden yazılmıştır. Ne bir an ileri ne bir an geri kalmaz. Kaderden kaçılmaz.
Derece de secdede
Sadece seccadede
Seccadeyi yere ser. Rabbine doğru yücel. Kulun Rabbe en yakın yeridir secde. Secde ile yaklaş ve derece kazan ve yücel.
Ara bul ahiret aşı
Kurtuluşun gözyaşı
Gittiğin menzilde ellerin boş kalacaksa ağla, ağla ve gözyaşı dök. Kaybedenleri kazandıran tek çaredir gözyaşı. Merhamet dile, af dile, Rabbinden bekle. Ahiret azığın yoksa da gözyaşın var.