Şiir sadece söz değildir, haldir, cezbedir, şevktir, aşktır. Şair konuşan değil o hal ile hallenen kimsedir. Sözcüklere gelince onlar zaten dudaklardan dökülür.
Şiiri anlamak ve şiiri yaşamak bir ayrıcalıktır ve zirveye doğru kanatlanmaktır. Şair gibi şiirsel bir hayat yaşamak, idealist biri olmak ve bir dava sahibi olup o davanın peşinden gitmek ancak şiirden gelen heyecanla ve enerji ile mümkün olur. Bu şiirlerin mevcut olduğu kitaplar sana o enerjiyi ve heyecanı kazandıracaktır.
Evladımızın İslami hassasiyeti kazanması ve bir ideal uğrunda fedakarlık içinde çalışması şiirin duygularımıza yaptığı etki ile elde edilebilir. Yazılan dini ve ahlaki içerikli şiirler sayesinde gençlik manevi değerlerine sahip çıkacaktır.
Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayetle, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sizden birinin içine onu bozacak irin dolması, şiir dolmasından hayırlıdır.” (Buhari- Adab 743. Sh.- Hadis No: 92.- 2045.; Müslim- Şiir Hadis No: 7. 2257, Ebu Davud- Adab Hadis No: 95, 5009; Tirmizi- Adab 4. Cilt, 528. Sh.- Hadis No: 3009)
Bu rivayette kasdedilen şiir, kişinin ahlakını bozan, haramları tervic eden, içinde zulüm ve hayasızlık olan şiirlerdir. Yine Sahih-i Buhari’nin Adab babında geçen bir hadiste: “Şiirin bir kısmında hikmet vardır.” buyurulmuştur. Faydalı şiirden uzak kalan adamın hissiyatları körelirse yabani bir adam olur. Onun etkilenmesi ve idealist bir kişiliğe bürünmesi çok zordur.

SURİSTAN’DAN SEÇMELER

 

01-) ANLARSIN!

 

Adaleti ilahi mutlaktır şaşmaz

Zalimlere göz açtırmaz

Mühlet verir asla unutmaz

Zaman geçer döner bakar anlarsın.

 

Zanneder misin devran hep böyle döner

Zalimin zulmü bir gün mutlaka söner

Zamanın devriyle devrilir gider

Yıllar geçer döner bakar anlarsın.

 

Gençlikte her şey farklı görünür

Gerçekler gizlenir gölgeler görünür

Yıllar geçtikçe yalanlar karanlığa gömülür

Ömür biter döner bakar anlarsın.

 

Nereye gittiğini bilmeden koşanlar

Günahların vebalinden bihaber olanlar

İçtiğin günah zehri ruhunu derinden yaralar.

Günahlar terk edince döner bakar anlarsın.

 

Dönüşü olmayan günde

Dönmek istersin dönemezsin

Çaresizlik pişmanlığa dönüşür

Çareler tükenir döner bakar anlarsın.

 

Yarınların bu gün olur.

Yarını olmayan günün gelir.

Yollar kapanır çareler tükenir.

Geldiğin yollara döner bakar anlarsın.

 

Ömür biter sonun görünür.

Kaybeden kimse ölmeden ölür.

Tutunduğun hayatın önünde çürür.

Zayi olan ömrüne döner bakar anlarsın.

 

İmtihanda sensin sonuçta sen!

Başarıda sensin hüsranda sen!

Kaybedene matemin en ağırı gelir.

Kazanana bayramın süruru verilir.

 

Günahların bıraktığı izlerde

Her günah bir tuzaktır anlarsın

İmtihanı nelerden kaybettiğine

Terazi kurulunca bakar yanarsın.

 

Bakıp da göremediklerine

Görüp de bilemediklerine

Bilip de anlayamadıklarına

Döner bakar ağlarsın.

Hayrani Abdullah Öztürk

2010

 

 

02-) GERÇEK GÜZEL

 

Gördüğüm güzel, değilmiş güzel.

Görmeden görünürmüş güzel.

 

Bütün güzelleri çirkin buldum

Bir güzel buldum ki Zatına meftun oldum.

 

Gerçek güzeli kalbimle gördüm.

Çirkin güzelleri toprağa gömdüm.

 

Bütün güzeller zamanla çürür gidermiş.

Bütün güzellikler yalnız O’ndan gelirmiş.

 

Görmedim lakin gösterdi eserlerini.

Eserlerinde gördüm muhteşem cemalini.

 

Cemaline hayran olup mevcudatı unuttum.

Bir an görmek umuduyla rahmetine tutundum.

Hayrani Abdullah Öztürk

2011

 

 

03-) YARALI DİL

 

Yaralı dille bal yemek dile acı verir.

Acı baldan değil dilden gelir.

Günahlı kalple islama bakmak kalbe hüzün verir.

Hüzün islamdan değil kalpten gelir.

Hayrani Abdullah Öztürk (1997)

 

 

4-) GÜZEL GÜNLER

 

Güzel günler arama sakın bu yerlerde.

Bütün güzellikler sana vadedilen yerde.

 

Mutluluk arama sakın bu yeryüzünde

Gerçek mutluluk sana vadettiği mülkünde.

 

Dost arama sakın çevrende

O varken O’na ihanet etme.

 

Allah ile her şey güzel

Allahsıza her şey çirkin

Üzerinde var daim bir el

O’na dayan kainatta her şey senin.

Hayrani Abdullah Öztürk

17/12/2010 Cuma

 

 

5-) BEKLİYORUM

 

Zamanını bilmediğim bir zamanda

Mekanını bilmediğim bir mekanda

Beklenen anı beklenmeyen zamanda

Cesedimde buluşacağım ölümle.

 

Bedenimde bekliyorum ölümü

Gelince, beni bu bedende bulacak ölüm

Cesedime gelecek, ruhuma değil

Bu kadar teselli yetmez mi ölüme karşı.

Hayrani Abdullah Öztürk (2011)

 

 

6-) YER ALTI İNSANLARI

 

Yer altı, hep kendine çeker insanları.

Göğe bakanlar ve anlayanlar kurtulur.

Düşmeden düşünemezsin kaçan fırsatları.

Yer altı, insanların umudunu kurutur.

Yer altı, insanların ufkunu karartır.

 

Yer altı, hep süründürür içindeki canlıları.

Kendine dönenler ve ağlayanlar kurtulur.

Bakmadan bulamazsın kurtaran ufukları.

Yer altı, insanların yollarını kapatır.

Yer altı, insanların mekanını daraltır.

 

Yer altında umutsuz ve mutsuz insanlar.

Dolaşırlar çaresiz, gayesiz ve sessiz.

Yer altında onursuz ve nursuz adamlar.

Bakışırlar anlamsız, aşinasız ve hissiz.

 

Yer altında saklıdır hatalılar ve suçlular.

Suçlarıyla gezinir endişesiz ve değersiz.

Yer altında kalır küçülmüş kararmış günahlılar.

Günahlarıyla eğlenir seviyesiz ve sevgisiz.

 

Kötülük tohumlarıyla doludur mahzenlerimiz.

Kerih kokulu zakkumlar yetişir saksılarımızda.

Yeşermez bizde güzel kokulu çiçekler, zambaklar.

Kahrolsun iyilik, yaşasın kötülük diye bağırır çocuklarımız.

 

Ağzıyla pislik yuvarlayan cual böceği.

Bizim için bal arısından daha sevimli.

Yılanın zehiri, akrebin iğnesi.

Bize koyun sütünden daha değerli.

 

Sizin kötüleriniz bizim için iyidir.

Sizin iyileriniz bizim için kötüdür.

Burada gerçekler ters yüz edilir.

Kovulanlar ezilenler yer altında övülür.

 

İyiler güçsüzdür, kötüler muktedir.

Böyle bilir, böyle inanır burada insanlar.

İyiliğe tuzak kurup beklemektedir.

Sevgiden nasipsiz, horlanan canlılar.

Hayrani Abdullah Öztürk (2003)

 

 

7-) GİDİYORUZ AHİRETE

 

Dünyaya kanmadan

Nefsimize uymadan

Şeytana aldanmadan

Gidiyoruz ahirete.

 

Rızayı kazanarak

Maksuda ulaşarak

Sonsuza kavuşarak

Gidiyoruz ahirete.

 

Sebilden tatmak için

Havuzdan kanmak için

Cennete kavuşmak için

Gidiyoruz ahirete.

 

Rahmanı görmek için.

Rahmetten tatmak için.

Nimete doymak için.

Gidiyoruz ahirete.

 

Melekler davet etsin diye

Cennet kapıları açılsın diye

Rabbim kulum desin diye

Gidiyoruz ahirete.

 

Dünya kapısından geçtik

Kabir berzahına girdik

Mahşerde haşrolup dirildik

Gidiyoruz ahirete.

 

Amel defteri geldi sağından

Mizanda sevaplar ağır günahtan

Geçip sevindik sırattan

Gidiyoruz ahirete.

 

Kafir münafık perişan oldu

Fasıklar yarı yolda kaldı

Mü’min maksadına vardı

Gidiyoruz ahirete.

 

Bu ne kutlu yolculuktur.

Sonu ne hoş mutluluktur.

Sonu sonsuz kurtuluştur.

Gidiyoruz ahirete.

 

Akıbeti görmek için

Sonsuza kavuşmak için

Bir ile bir olmak için

Gidiyoruz ahirete.

 

Güzellikler diyarına

Hoş sedalar yurduna.

Rabbimizin huzuruna

Gidiyoruz ahirete.

 

Son nefeste iman ile

Kabirde istirahat ile

Kıyamette kıyam ile

Gidiyoruz ahirete.

 

Her dem gözyaşı dökerek

Vedudu canımdan çok severek

Rasule salat selam ederek

Gidiyoruz ahirete.

 

Büründük ete kemiğe

Taş olsan, demir olsan ne

Hüzün niye, tasa niye

Gidiyoruz ahirete.

Hayrani Abdullah Öztürk

08/01/2009

 

 

8- ) ARŞ İLE İRŞAD

 

Karşında arama o senin tarafındadır.

Eğil de göğsüne bir bak kalbinin ortasındadır.

Tecelli-i azam kalptedir kalp onun tahtındandır.

Hamele-i kalp kuldur arş kulun sadrındadır.

 

Sekiz melekten efdal olursun

Sekiz melekten dua alırsın.

Sekiz cennete namzed olursun

Taşıyabilirsen o kalbi.

 

Tecelliden nasibsiz ne bilir hakkı.

Eşyanın sırları esmada saklı

Zahir ve batın birbirine taraklı

Mevlaya yakınlık masivadan gayrı.

 

Arş ile şad olanlar,

Arş ile irşad olanlar,

Arşda Rabbini bulanlar,

Her daim huzurdadırlar.

Hayrani Abdullah Öztürk 2011

 

 

9-) Ya Rasulallah

 

Şu halimle geldim.

Kabul eder misin Ya Rasulallah

Ben kendime bakamam.

Bana bakar mısın Ya Rasulallah

 

Utancım perişaniyetimden.

Utancım kıymetsizliğimden.

Utancım uzaklığımdan.

Yanına alır mısın Ya Rasulallah

 

Yanından ayırma bu hakir günahkarı

Nazarını eksik etme kirlenmiş gözlerimden

Çevir bana nur dolu yüzünün ışığını

Nurun temizlesin beni, aksın yüreğimden.

 

Tebessümün, gönlümü açsın kuşatsın.

Sözlerin, ruhumu aydınlatsın yanında.

İlminden bir damla kalbimi donatsın.

Sıdk ile var olayım senin yolunda.

 

Ümmetindenim, budur tek gururum.

Mü’minim, imanım tek iftiharım.

Rahman’a kulluğumla bahtiyarım.

Bir lütfunla saadet diyarındayım.

Hayrani Abdullah Öztürk 2009

 

 

10-) HAYRANİYİM

 

Ensemde hissettim kudretini

Kalbimde gördüm şefkatini

Ruhuma yaydım vüsatini

Aklıma yerleştirdim hikmetini.

Nefsimde tattım rahmetini.

Ya Kadir, Ya Rahim, Ya Vasi, Ya Hakim, Ya Rahman.

 

Sanatına karşı seyraniyim Ya Rab.

Kudretine karşı turabiyim Ya Rab.

Varlığın karşısında fena fillahım Ya Hak

Cemalindeki ihtişama hayraniyim Ya Hak.

Hayrani Abdullah Öztürk 2011

 

 

11-) YALNIZLIK

 

Yalnızlık bir ödül, yalnızlık bir ceza

Yalnızlık bir saray yalnızlık bir zindan

Yalnızlık yücelere mahsus

Yalnızlık cücelere mahsus

 

Yalnızlık bir tatil ve dinlenme

Yalnızlık bir sürgün ve işkence

Yalnızlık yalnızlıktan kurtulmak için

Yalnızlık kalabalıktan kaçmak için

 

Yalnızlık kaybolma yeri

Yalnızlık buluşma yeri

Yalnızlık ulaşılan son nokta

Yalnızlık kaybedilen ilk nokta

 

Yalnızlık terk etmektir

Yalnızlık terk edilmektir

Yalnızlık yanlışlıktan doğar

Yalnızlık yalınlıktan akar.

Hayrani Abdullah Öztürk (2003)

 

 

12-) ELLİ YAŞ VE SONRASI

 

Ölünce acınmayacak yaşa geldim

Bu yaşta ölsem kimse acımaz bana

Ne istedim ne elde ettim hayattan

Ömrümün sonunu görecek âna geldim.

 

Kalmak için gelmedim bu dünyaya

Kalbimde yok zerre kadar hırs ve tama

Ya çekip koparan gelecek ya güzellikle alan

Bekliyorum. Acaba hangisi gelecek bilmiyorum.

 

Ölünce kim ağlar kim ağlamaz umurumda değil

Rahmetin tebessümü yeter bana

Semadan yüzlerce kuş insin cenazemi kaplasın

İnsanlarla bitince işim gözlerim semada kalsın.

 

Cenazeme gelsin kuşlar

Gök ehli beni böyle karşılasın

Cesedim semadan selamlansın

Ruhuma Rahman’ın gölgesi gelsin.

 

Arşın gölgesinde gölgeleneyim

Yeşil kuşların kursaklarında gezeyim

Ne kadar isterim yeşil kuşlarla birlikte

Tenavül etmek cennet bahçelerinde.

 

Ümidim var asla ümitsiz değilim

Sevgim var asla sevgisiz değilim

Heyhat ne güzel olurdu!

Birde layık olsam, birde layık olsam

 

Acaba gerçek olur mu derken dilim

Ümitle bekliyor bütün benliğim

Layık olmasam da lütuf olunsam

Layık olmasam da lütuf olunsam

Hayrani Abdullah Öztürk

19/09/2011 Pazartesi

 

 

13-) O GÜNLER

 

Menfaatsiz sevmeyi

Bıkmadan beklemeyi

Korkmadan düşünmeyi

O günlerde öğrendik.

 

Günler o günlerdi

O günler ne güzel günlerdi.

 

Aç kalıp sabretmeyi

Yemeden beklemeyi

Doymadan çekilmeyi

Sahurda sevinmeyi

O aylarda öğrendik.

 

Aylar o aylardı

O aylar ne hoş aylardı.

 

Kardeşçe paylaşırdık

Nefisle savaşırdık

Düşeni kaldırırdık

Hak yolda barışırdık.

 

Yıllar o yıllardı

O yıllar ne mutlu yıllardı.

 

Eridik, sebat ettik

Horlandık, eğilmedik

Güçsüz iken, güce direndik

Kaybettik, asla üzülmedik

Cücelere imrenmedik.

 

Ömür o ömürdü

O ömür ne bereketli ömürdü.

 

Yeni elbiselerimiz yoktu

Yeni kitaplarımız vardı

Satırlarla selamlaştık

Sayfalarla bayramlaştık.

 

Bayramlar o bayramlardı

O bayram ne güzel bayramdı.

 

Cumalara giderdik toplu halde araçlarla

Sevinç ve heyecan vardı ruhlarda

Tıpkı cennette Cuma yaşar gibi giderdik

Rabbimize kulluk için giderdik

Cennette bu yolculuk rüyet olacak bilirdik.

 

Cumalar o cumalardı

O Cuma ne güzel cumaydı.

 

Bilmeden bilge olduk, sevindik

Hayatı nurlu bulduk, eğlendik

Bilirken bilmez olduk, direndik

Gerçeği hakta bulduk, eğildik.

 

Zaman o zamandı

O zaman ne güzel zamandı.

 

Onun rahle-i tedrisatında

Cennete giden nurlu yolunda

İnşirah veren nurlu irşadında

Ruhum eridi kıvama geldi

Bana bende beni gösterdi

 

İnsan o insandı

O insan ne güzel insandı.

Hayrani Abdullah Öztürk

14/10/2011 Cuma

 

 

14-) KANDIRAMAZSIN

 

Bırak bu hikayeleri bana yutturamazsın

Ölüm karşımda duruyor kandıramazsın

Varsa bir çare sende göster bana

Rabbime gidiyorum çekil önümden caydıramazsın.

Hayrani Abdullah Öztürk

09/12/2011 Cuma

 

 

15-) KAR TANESİ

 

Kar tanesi benim gibi dayanıksız

Kar tanesi benim gibi zayıf

Kar tanesi benim gibi küçük

 

Birleşiriz kar tanesi gibi

Dağların eteklerini sararız

 

Birleşiriz kar tanesi gibi

Çığ olup yağarız yolları kaplarız

 

Birleşiriz kar tanesi gibi

Sel olup akarız bendleri yıkarız

Hayrani Abdullah Öztürk

Ocak 2012

 

 

16-) BİTECEK

 

Bir gün gelecek ömür bitecek

Bir gün gelecek ölüm bitecek

Ve ardından topraktan

İnsan bitecek.

Hayrani Abdullah Öztürk

29/03/2012 Perşembe

 

 

17-) DERDİMLE KIYMETLENDİM

 

Derdimle kıymetlendim dermanı neyleyeyim.

Yolunda çilelendim çareyi neyleyeyim.

Bütün derdim Dostun dergahına varmak

Huzurunda huzur bulup varlığında yok olmak.

 

Derdimle dertlenmeyen kendine dert olsun.

Derdime dert olanın dertleri umman olsun.

Derdimle dertlenen dermanı Dostta bulsun.

Mevla’nın didarı derdine derman olsun.

Hayrani Abdullah Öztürk

26/05/2012 Cumartesi

 

 

18-) DOĞU VE BATI

 

Doğu ağlar, batı yer.

Ağlamak kaderidir doğunun bütün zamanlarda

Batıdan gelir zulüm, saldırmak ve yağmalamakla

Batı yer pisletir dünyayı, doğu ağlar temizler kıtaları

 

Gözleri buğuludur doğunun dokunsan ağlayacak

Batının gözleri aç kurt gibi kıpırdasan saldıracak.

Bir el uzanır doğudan sarılır, kuşatır, ısıtır insanlığı.

Batıdan çıkan ağız saldırır, parçalar, ısırır insanları.

 

Doğunun gözyaşlarıdır dünyayı temizleyen.

Acıları ve zahmetleridir kıyameti önleyen

Yeryüzünü kirleten batının yiyip çıkardıkları

Dünyayı yaşanmaz kılan zulüm ve hırsları.

 

Doğuda doğdu insan

Batıya gönderdi evladını

Zulümle döndü batıdan

Yabancılaşınca, batı koydu adını

 

Elinde silahı, kılıcı ve mavzeri

Doğunun kucağına dönüp geldi

Yattığı kucağa oturdu sapladı hançeri

Akan kanı içip güçlendi ve kibirlendi.

 

Mal bulmuş mağribi gibi saldırdı

Gözü dönmüş kurt gibi hırslandı

Saldırdıkça daha da güçlendi

Güçlendikçe daha da saldırdı

 

Batının insanı kendini evrimleşmiş zanneden goril

Doğunun insanı gorilin hor görüp aşağıladığı insan

Heyhat doğu ile batı arasında uzaklık ne kadar

Doğu ile batı arasındaki uzaklık kadar.

Hayrani Abdullah Öztürk

17/08/2012 Cuma

 

 

19-) SANAT

 

Sanat, zamanı ince ince işlemektir.

Mananın tezahürüdür bu maddede.

Hakikat hayalde belirmektedir.

Hayalin görüntüsüdür bu gerçekte

 

Ağır ağır çıktım merdivenlerden.

Her basamakta bin basamak gördüm.

Ayağımı atmadım başımı eğdim.

Her düğümün içinde bin düğüm çözdüm.

 

Sanat çözülen düğümün çözülmeyen tarafında

Sanat merdivenin çıkıntısının arkasında

Sanat gözündeki mercekte takılı

Sanat mercekten geçemeyen manada saklı

 

Zamansız sanat Rabbe mahsus

Sanatsız zaman kedere maruz

Göremezsin sanatsız gözlerle

Varlığın manası sanatla geçen ömürde

Hayrani Abdullah Öztürk

2012

 

 

20-) İNSAN OLDUM

 

Ruhundan üfürdün bana

Tevazu ile küçüldüm

Küçüldüm, küçüldüm, küçüldüm

Sonunda insan oldum

 

Sığmadın kainata

Sığdın arş-ı kalbime

Büyüdüm, büyüdüm, büyüdüm

Sonunda insan oldum

 

Mahlukatın sonunda

Tedricen yaratıldım

Geliştim, geliştim, geliştim

Sonunda insan oldum

 

Ruhlar aleminden geldim

Anne rahmine indim

Bekledim, bekledim, bekledim

Sonunda insan oldum

 

Senin emrine uydum

Huzurunda kıyam durdum

Ağladım, ağladım, ağladım

Sonunda kulun oldum

Hayrani Abdullah Öztürk 2011

 

 

21-) SENİN İÇİN

 

Öyle bildim ki bilgiler silindi.

Öyle gördüm ki görüntüler delindi

Öyle sevdim ki sevgiler elendi.

Varlığını görünce varlığım tükendi.

 

Kitabından okuyup hayran olup yöneldim,

Hitabını duymak için senelerce bekledim

Bitab oldum, huzurunda sebat edip direndim

Serab değil gördüğüm senin asar-ı rahmetin,

Sevab için gelmedim rızan için burdayım.

Hayrani Abdullah Öztürk

13.04.2013 Cumartesi

 

 

22-) ZAKİR

 

Rekabet ahlakı mahveder zakir.

Cedel ile netice almak nafiledir.

Sende varsa meziyet zaten vardır.

Sende yoksa meziyet gayretin beyhudedir.

Hayrani Abdullah Öztürk

13.05.2013 Pazartesi

 

 

 

23-) ÖZLEDİM

 

Sana kavuşmayı özledim Ya Rab

Huzuruna gelip ağlamayı özledim

Secdede tevbe edip nedametle hitab

Günahlarımdan temizlenmeyi istedim

 

Perdeler karanlık kattı gözlerime

Perdelerden gölgeler çöktü gönlüme

Kaybettim ışıklar altında gördüklerimi

Bakar kör oldum bütün cisimlere

 

Beldeler susuz bıraktı benliğimi

Beldelerden karanlık yağdı gönlüme

Kaybettim ışıklar altında bildiklerimi

Bakar kör oldum bütün sevgililere.

 

Renklerin içinde renk arıyorum.

Havaya sürünerek koşuyorum.

Boşluğa çarparak duruyorum.

Arz üzerinde arz-ı endam ediyorum.

 

Arzın üstünde arzı endam ettim

Arzın altına hareketsiz serildim

Dünya, ayağımın altında iken ezildim.

Nefesimle put nefsimi devirdim.

 

Işıklar altında karanlıktayım.

Deryalar içinde susuzluktayım

İnsanlar içinde yalnızlıktayım

Ruhumun açlığını sana sunmaktayım

 

Sana kavuşmayı özledim Ya Rab

Huzuruna gelip ağlamayı özledim

Secdede tevbe edip nedametle hitab

Günahlarımdan temizlenmeyi istedim.

Hayrani Abdullah Öztürk

10.01.2013 Perşembe

 

 

24-) BİZ

 

Azdan da azız. Azların azıyız.

Çoktan da çoğuz. Çokların çoğuyuz.

 

Doğrulukta doruğuz. Doğruluk yolcusuyuz.

Yalanı yalanlarız. Yalandan uzağız.

 

Varlıkta biriz. Birlikte varız.

Çoklukta biriz. Birlikte çoğuz.

Hayrani Abdullah Öztürk 2012

 

 

 

25-) KIZIM

 

Dokuz yaşında kızıma sorarım

O ne derse onu yaparım

Hızlı yürü derse hızlanırım

Yavaş ol derse yavaşlarım.

 

O dokuz yaşında benim kızım

Onun isteğiyle artar hızım

O benim tertemiz evladım

Onunla güldüm onunla ağladım.

 

Onu dinlerim çünkü hesap bilmez

Yalana, hileye tevessül etmez

Sevgiyle yaşar küçük dünyasında

Küçük dünyasında kötülük düşünmez.

 

Kalbinde yer vermez kötülüğe

Gönül dünyasında eğilmez eğriliğe

Sen kaz gelecek yerden tavuk esirgemezsin

O tavuk gelmeyecek yerden kaz esirgemez.

Hayrani Abdullah Öztürk 2011

 

 

26-) FATIMA

 

Anam Fatıma kızım Fatıma

Sağım Fatıma solum Fatıma

Ümmetin adıdır Fatıma

Bütün ümmet Fatıma olsa.

 

Fatıma ölüme gülenlerden

Fatıma ölümü sevenlerden

Fatıma dünyaya küsenlerden

Fatıma gerçeği görenlerden.

 

Fatıma bilinmez sır

Fatıma görünmez sur

Fatıma islamda bir nur

Fatıma imanda bir huzur

 

Rasul’ün nefesiyle dirildin

Vahiy ikliminde yeşerdin

Tesettürde bir zirveydin

Görünmeden kabrine indin

 

Şefaat istedin Mümin hanımlara

Küffarın kanını sildin Ali’nin kılıcında.

Hidayet meyvesi verdin vahiy yurdunda

Takvayı gösterdin Mümin kadınlara

 

Kahraman Alidir senin zevcin

Yoktur dünyada eşin benzerin

Her mümin senin aslan neferin

Makbuldür huzurda bütün ibadetlerin.

 

Rasulü seven seni hiç üzer mi?

İki gonca gülüne el değer mi?

Ceddine efendim diyen seni bilmez mi?

Ehl-i Beytin nurlu yolundan gitmez mi?

 

Sakalı şerife hürmet edenler

Fatıma’yı nasıl görmezden gelirler.

Rasulün tırnağını başına tac edenler

Fatıma’yı nasıl görmezden gelirler.

 

Fatıma Nebi’den bir parça

Üzmedi Rasul dahi onu bir lahza

Nasıl hürmet etmezsin Fatımaya

Zor günlerinde hep Rasul’ün yanında

Hayrani Abdullah Öztürk Ocak 2012

 

 

 

27-) GİT

 

Yıllarca anlattım anlamadın

Bir gün anlar diye umutlandım

Fakat ömür bitti kalmadı takatım

Artık umurumda değil

Ne anlarsan anla

 

Sandıklarınla sanık oldum

İthamlarına tanık oldum

Haksızlıktan yanık oldum

Artık umurumda değil

Ne sanırsan san

 

Dediklerin dert açar başına

Konuşman yakışmıyor yaşına

Sözlerin zehir oldu aşıma

Artık umurumda değil

Ne dersen de

 

Bildiklerin bilgi değil hurafe

Kurdukların düzen değil harabe

Bilge diye eğildiğin acube

Artık umurumda değil

Ne bilirsen bil

 

Bana değil bunları kendine yaptın

Kurduğun binayı kendi elinle yaktın

Dostların gönlünü bir anda yıktın

Artık umurumda değil

Ne yaparsan yap

 

Gittiğin yolun sonu hüsran

Kalblerde ayrılık derin bir hicran

Git gidebildiğin yerde soluklan

Artık umurumda değil

Nereye gidersen git

Hayrani Abdullah Öztürk

12/09/2012 Çarşamba

 

 

28-) İÇİMDEN GELMİYOR

 

İçimden gelmiyor

Sana bakmak içimden gelmiyor

Seninle konuşmak içimden gelmiyor

Öylesine kaybetmişsin ki beni

Sana sen demek içimden gelmiyor

Hayrani Abdullah Öztürk

20.04.2012 Cuma

 

 

29-) DOST EDİNSE BENİ

 

Dost edinse beni kendine

Daha ne isterim ki ben

Hıfzıyla himaye etse fakiri

Daha ne isterim ki ben

 

Kulum dese bana

Daha ne isterim ki ben

Rabbime lebbeyk desem

Daha ne isterim ki ben

 

Dostun eyle dostun eyle

Beni sana dostun eyle

Lütfun eyle lütfun eyle

Cemalini lütfun eyle

 

Daim eyle daim eyle

Hidayetin daim eyle

Razı eyle razı eyle

Ahirette hoşnut eyle

Hayrani Abdullah Öztürk 2012

 

 

30-) KIYMETLİLER

 

Asıl kıymetliler kıymetsiz yaşar

Onların kıymeti gizli kalır sevdiklerinde ve sevgililerinde

Onların kıymeti gizli kalır meleklerde ve gizli kalır Rabbin yanında.

Kıymet açıklamak riyadır, yalandır, çoğu kez tasannudur aslında.

Hayrani Abdullah Öztürk

13.04.2012 Cuma

 

 

31-) YOLCUYUM

 

Ev kuramam buralarda

Mekan tutamam bu sahrada

Bahçeyi başkası sulasın

Mahsulü sahibi kaldırsın

 

Vaktim yok ki kalayım

Sermayem kalmadı alayım

Duramam gitmem lazım

Malları siz toplayın vaktim yok ben yolcuyum.

 

Çocuklar büyür yetişir

Bahçede fidan meyve verir

Beklersen dostlar uzaktan gelir

Zaman kalmadı bekleyemem, ben yolcuyum.

 

Ağacın gölgesinde fazla eğlendim

Bu kadar yeter çok dinlendim

Meyveleri, ağacı diken devşirsin

Dinlenemem gitmem lazım ben yolcuyum

 

Düşünmek için dur orada

Durmak için durma sakın

Bakmak için bekle burada

Bıkmak için bakma sakın

 

Duramazsın burada gitmen yakın

Yol çantanı boynuna takın

İçine iyi bak var mı azığın

Vaktin yok yarı yolda kalmayasın.

Hayrani Abdullah Öztürk 2011

 

 

32-) HAYRANİ

 

Ey Hayraniye havlayan Hayvani.

İmani olmadan insani olamazsın.

Ey Hayraniye dil uzatan Şeytani.

İnsani olmadan Hayrani olamazsın.

Hayrani Abdullah Öztürk

09.09.2013 Pazartesi

 

 

 

33-) ATEİSTE

 

Canlanıp kanlanmak nasıl olur?

Hayatlanmak şuurlanmak nasıl olur?

Tüylenip kanatlanmak nasıl olur?

Çoğalmak ve doğurmak nasıl olur?

 

Ve varlık nasıl varlık olur?

Ve nasılın izahı nasıl olur?

Hayır, hayır, tabii ki Allah var!

Başka türlü bu işler nasıl olur?

Hayrani Abdullah Öztürk

25 Ekim 2013 Cuma

 

 

34-) ÖLÜM

 

Ayaklardan başlar ölüm

Soğukluk önce ayaklarda belirir

Sen iki kaşının arasında beklerken

Sana en uzak canın ayaklardan çekilir.

 

Çekilir yukarı doğru,

Ta göğsüne kadar

Ta kaşına kadar

Sana yaklaşır ölüm

Hayrani Abdullah Öztürk

15 Kasım 2013 Cuma

 

 

35-) KALBE NAZAR

 

Kalbine nazar et seyreyle cihanı

Cihanda göz gezdir gör vicdanını

Hayrani Abdullah Öztürk

13 Kasım 2013 Çarşamba

 

 

36-) İSTERİM

 

İsterim ki ben bir Vedud-u Vasi isterim.

Başka bir şey istemem.

Bin tane Leyla emrime ram olsa istemem.

 

İsterim ki ben sonsuzlukta bir nokta olmak isterim.

Başka bir şey istemem.

Bin tane dünya emrime ram olsa istemem.

 

İsterim ki ben liyakatsiz iken seçilmek isterim.

Başka bir şey istemem.

Kıymetsizlik içinde arşın altında bir çul olmak isterim

Hayrani Abdullah Öztürk

16 Ekim 2013 Çarşamba

 

 

37-) NEDAMET

 

Senin zannettiğin liyakatli olan

Kader gösterdi ki o lakayd adam

Hani davasında dirayetli idi

Aksine Ona şeytanlar sirayet etti.

 

Liyakatli dediklerim aslında lakayd imiş

Dirayetli dediğime şeytan sirayet etmiş

Nerede o medhedilen dava adamı

Ziyan etti, üç kuruşa sattı adamlığını

 

Salabetliyim diyenler laubali çıktı.

Hasbi zannedilenler âyâtı ucuza sattı.

İyi adamı sorma sakın kötü olan adama

Zira iyi kötü görünür kötünün aynasında

 

Küçük hesaplar yapanlarla

Büyük işlere girişilmez.

Dünyaya meftun olanlarla

Zaman kaybedip eğleşilmez.

 

Beklemekte bir hayır var zannettin.

Bekle bekle sadece zamanını tükettin

Taptaze gülleri dallarında beklettin.

Bir münbit tarlayı tohumundan ettin.

 

Sözlerinden tanımadın tamamda

Gözlerine bakmadın mı bir lahza

Yüzündeki çizgiler, kaşları, gözleri

Ağzı, burnu, çenesi, çok şeyler söylerdi

 

Halbuki;

Yüz kaderdir.

Yüz cennettir.

Yüz cehennemdir.

 

Kader yüzde okunur.

Cennet yüzde görünür.

Cehennem yüze yansır.

Hayrani Abdullah Öztürk

13.01.2014 Pazartesi

 

 

38-) MÜŞAHEDETULLAH

 

Bir anı seyyale ki neden bir an?

Zira müşahedetullah bir andır da ondan.

Zaman uzamaz ve halin devamı risktir.

Aklını kullanmamak insan için pisliktir.

Hayrani Abdullah Öztürk

13.01.2014 Pazartesi

 

 

39-) TESETTÜR

 

Aç gözlü adamların nazarında gezme.

Namussuz erkeklerin hayaline girme.

Tesettür sadece kumaş değil bacım.

Sana emredilen “Ve karne fî buyûtikunne”

Hayrani Abdullah Öztürk

26.09.2014 Cuma

 

 

40-) SÜVARİ

 

Ey saklı süvari

Sür atını süratli

 

Ey çömleği deruni

Göm leğene gömleği

 

Ey dudağı budaklı

Tut adağı sadaklı

 

Ey nefsine gardiyan

Nerde kâr nerde ziyan

 

Ne derlerse devam et

Nerde kaldı nedamet

 

Evler devlere deva

Ve evlerden devlere veda

 

Hırs dünyaya yığınak

Huzur rızaya sığınak

 

Ne bu hal ve ne bu mahal

Bu mahalde haller muhal

 

Ey sacid git secdeye

Ser cesedi sedyeye

 

Bugün günlerden kaç Mayıs

Biz ecelden kaçmayız

 

Derece de secdede

Sadece seccadede

 

Ara bul ahiret aşı

Kurtuluşun gözyaşı

 

Hayrani Abdullah Öztürk

10.10.2014 Cuma

 

 

SÜVARİ

 

Ey saklı süvari

Sür atını süratli

 

Sen ihlas ve tevazu içinde kendini sakladıkça süratle yol alırsın. Tıpkı bir süvari gibi süratle hedefe koşarsın.

 

Ey çömleği deruni

Göm leğene gömleği

 

Sen şükür ve rıza ile Rabbinden gelen nimetleri kanaat ile karşıladığın için Rabbin de sana bereket nimetini bahşeyledi. Senin yemeğinde bereket var. Yedikçe çoğalır, azalmaz, bitmez. Senin yemeğini koyduğun o çömlek sanki çok derin bir kapmış gibi olur ve sonunu bulamazsın. Dibine eremezsin. Rabbin sana nimetini bitmez tükenmez bir servet gibi bereketiyle gösterir. Senin dünya ile bağın sadece bu kanaat içindeki yemeğinden ve giyeceğin gömlekten ibarettir. Onu da kendin yıka. Kimseye yük olma. Gömleğini göm leğene. Kirini pisini sen temizle. Başkasından bekleme. Sonra karşına başka sürprizler çıkmasın. Kimseden seni temizlemesini isteme. Leğende gömleğin ıslanınca hava ile dolar ve kabarır sen onun böyle kabarmasına da izin verme. Göm leğene gömleği.

 

Ey dudağı budaklı

Tut adağı sadaklı

 

Dudağı kalın insan. Sen sözünde durursun. Deccal gibi söz verip de ahde vefasızlık etmezsin. En önemli sözlerin ise Rabbine verdiğin sözler, adaklar, nezirler ve “Elestü birabbiküm” hitabında bela sözü. Bunları unutma ve sadakatla tut sözlerini.

 

Ey nefsine gardiyan

Nerde kâr nerde ziyan

 

Kâr ve zararı nefsine dönünce ve ona yönelince anlarsın. Nefsine gardiyan ol. Zarardan kâra dön.

 

Ne derlerse devam et

Nerde kaldı nedamet

 

Hidayete eren kimse ona sımsıkı sarılmalı. Sakın gevşeklik gösterme. Nedamet ve pişmanlık seni bir çukurdan çıkardı. Doğru yolu gördün. Onda sebat et. Tekrar kuyulara inme. Kim ne derse desin aldırma. Yolun sonunda kazanacaklarını düşün. Diyenler desinler. Birde kaybetmek var. Nedametini düşün. Tamamen yolun dışına çıkıp varacağın yeri kaybedersen şimdiki nedametinin kat kat fazlası sana büyük ızdıraplar yaşatacaktır.

 

Evler devlere deva

Ve evlerden devlere veda

 

Büyük insanlar tevazu ile yaşarlar. Onların sığınacağı tek yer inziva mahiyetinde olan evleridir. Evlerine ve odalarına çekilip devliğe veda ederler. Ve bu evlerde deva bulurlar. Manevi hastalıklar halktan, şöhretten, riyadan uzaklaşmakla tedavi olur.

 

Hırs dünyaya yığınak

Huzur rızaya sığınak

 

Hırs ile biriktirilenler dünyaya yığılır. Elinde kalır, ahirete götüremezsin. Dünyaya yapılan yığınak orada kalır. Yolun sonunda hepsine veda edip ayrılırsın. Bütün emeğin, gayretin, ömrün heba olup gitmiştir. Halbuki rızayı esas alsaydın bu durumlara düşmeyecektin. Rıza seni öyle bir huzur iklimine götürür ki Rabbinin rızası sayesinde huzuruna huzur katılır. Sükunet içinde mutluluğun ne olduğunu görürsün. Zaten rıza ancak huzur ile rıza olur. Sığınağı da ancak huzurdur. Huzur sayesinde tahammül mümkün olur.

 

Ne bu hal ve ne bu mahal

Bu mahalde haller muhal

 

Bir mekan ki, o mekana uygun insanlar orayı doldurur. Bir mekan, kendine uygun olanları kendine çağırır. Nerede isen sen osun. Bana mekanını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim. Muhal bir mahalde elbette hallerde muhal olur. O mahalin içindeki haller gibi insanları da ve tavırları da nahoş olur.

 

Ey sacid git secdeye

Ser cesedi sedyeye

 

Bütün bir ömrünü ibadetle geçirirsen ecelin sana secde anında gelmesi muhtemeldir. Secdeden sedyeye ve oradan cennete uçabilirsin. Sedyeler cennete ve cehenneme canları döker.

 

Bugün günlerden kaç Mayıs

Biz ecelden kaçmayız

 

Ecelimiz bellidir. Ezelden yazılmıştır. Ne bir an ileri ne bir an geri kalmaz. Kaderden kaçılmaz.

 

Derece de secdede

Sadece seccadede

 

Seccadeyi yere ser. Rabbine doğru yücel. Kulun Rabbe en yakın yeridir secde. Secde ile yaklaş ve derece kazan ve yücel.

 

Ara bul ahiret aşı

Kurtuluşun gözyaşı

 

Gittiğin menzilde ellerin boş kalacaksa ağla, ağla ve gözyaşı dök. Kaybedenleri kazandıran tek çaredir gözyaşı. Merhamet dile, af dile, Rabbinden bekle. Ahiret azığın yoksa da gözyaşın var.